tr
Yılmaz Öztuna

Kuruluş

Notify me when the book’s added
To read this book, upload an EPUB or FB2 file to Bookmate. How do I upload a book?
  • nurzdmrhas quoted4 months ago
    “Turkopol” dedikleri Müslüman Türk ücretli askerlerden mürekkep kıtaları vardı. Turkopolların başında bir ara Aydınoğullarının hizmetinden ayrılmış bir Türk kumandanı olan Melik İshak vardı. Gene Bizans hizmetinde ücretli Müslüman Araplar (Endülüslü ve Magribli) ücretli Katolik Katalanlar vardı. Bu birliklerin başındaki kumandanlar, bazan İmparator’a kafa tutacak bir güç iktisap ediyorlardı. Bu ücretliler bir defa Çanakkale Boğazı’nı geçmiş, Manisa’nın kuzeylerine kadar inmiş fakat Türkmen beyleri tarafından imha edilmişlerdi.
  • nurzdmrhas quoted4 months ago
    Devleti, 1281’de Osman Gazi’nin cülûsu ile başlatmak şimdilik tutulacak en akla yakın yoldur. Bir kısım tarihçiler de 1288 veya 1291’de Karacabey (Karacahisar) kasabasının fethini ve bir rivayete göre merkez ittihazını, devletin başlangıcı saymak istemişlerdir.
  • nurzdmrhas quoted4 months ago
    Harb hâlinde iken Hristiyanlarla meskûn Türk topraklarından geçen Türk askerlerinin ahaliyi herhangi bir suretle rahatsız etmesi, idamla cezalandırılırdı. Bu titizlik, çok kere Türk askeri düşman toprağında iken de gösterilirdi. Kanunî devrinde dikkatsizlikle atını bir Hristiyan’ın tarlasına bırakıp ekini yedirten bir yeniçerinin idamı meşhurdur. Bu hususta misaller pek çoktur. Sulh zamanındaysa Hristiyan, haksızlık gördüğü Türk’ü kadıya şikâyet etmek suretiyle hakkını elde ederdi.
  • nurzdmrhas quoted4 months ago
    derviş-gazileri bir şehri, bir memleketi fetheder etmez, derhâl bir kısmı oraya yerleşiyor, kalan kısımsa daha ileriye doğru yürüyordu. Arkadan daima taze kuvvetler geldiği ve en ateşli kuvvet en ileriye sevk edildiği için bu yürüyüşün ardı kesilmiyordu.
  • nurzdmrhas quoted4 months ago
    Horasan erenleri” denen ateşli tarikat propagandacıları, imanlarını bu taze kuvvetlere aşılamaya ve onlara hükmetmeye pek çabuk muvaffak oldular. İslâm dini ile rabıtaları gevşek olan bu göçebe kitleler, bıkmak ve usanmak bilmeyen bu tarikat mürşitlerine derhâl samimiyetle bağlanıyorlar ve temsil ettikleri tarikatı imanla benimsiyorlardı. Bu bağlanma ve benimseme, onlara çok yüksek menfaatler vâdediyordu ve bu va’din tahakkuku da fazla gecikmiyordu. Bu “gazi-dervişler”, emirleri altına giren kitleye evvelâ yegâne gaye olarak “cihad” ve “î’lâyi Kelimetu’llaah” umdelerini aşılıyor ve sonra bu umdelerin tahakkuku için lâzım gelen bilgi ve tecrübeyi veriyor, yolu gösteriyor, onları teşkilâtlandırıp sevk ve idare ediyorlardı. “Alp” ve “abdal” gibi unvanlar taşıyan bu mürşitler, evvelâ Bizans topraklarını harben işgal ediyor ve sonra oraları tamamen “İslâm-Türk toprağı/dârü’l-sulh” hâline getirmek için muazzam bir faaliyete girişiyorlardı.
  • nurzdmrhas quoted4 months ago
    Göçebe Türklerin, cahil olsalar bile irfan sahibi bulundukları, devlet idare etmede ve teşkilâtçılıkta emsalsiz bir sezgi (intuition) sahibi oldukları malûmdur. Buna bir Fransız tarihçisi bile dikkat etmiştir: “Nihayet diyebiliriz ki mütenakız görünmesine rağmen, nihai derecede alâka-bahş bir keyfiyettir ki devletler tesis ve idaresinde, fıtrî kabiliyetlere maliktiler. Türk edebiyatının -Doğu Türkistan’da, Kâşgar’da yazılmışen eski kitabının ‘Kutadgu Bilig’in
  • Faik Eryaşarhas quoted5 years ago
    Bursa’nın fethinden sonra Orhan Gazi için hedef İznik’tir. İznik o zamanlar Bursa’dan mühim bir şehir olup Anadolu’daki Bizans şehirlerinin en büyüğü idi. Büyük Konstantin tarafından Hristiyan dininin akidelerini tespit eden en mühim konsil burada toplandığı için tarihî ve mânevi bakımdan da büyük ehemmiyeti vardı. 1204’ten 1261’e kadar 57 yıl da Bizans İmparatorluğunun başkenti olmuştu. Nihayet Kocaeli Yarımadası’nın ağzını kapamak bakımından stratejik ehemmiyeti büyüktü. İznik Gölü’ne hâkim olan kuvvetin önünde İzmit Körfezi ve Kocaeli Yarımadası açılırdı.
  • Faik Eryaşarhas quoted5 years ago
    Osman Bey’in harikulâde stratejik dehâsını kısaca belirtmek lâzımdır. Türk mâşerî dehâsının devlet kurma ve teşkilâtlandırmaktaki emsalsiz kabiliyetini temsil eden Osman Bey Kayıları, en sevkulceyşî, en hassas noktalara doğru itmiştir. Bizans’ı avlamak, ağla sarmak ve düşürmek için bir satranç tahtası önünde düşünür gibi en büyük dikkatle taşlarını oynamıştır. Bir kama şeklinde Bizans topraklarını birbirinden ayırmıştır. İznik ve Ulubad Göllerinin güney sahillerini ve Gemlik Körfezi’nin keza güney sahillerini tutmuştur. Porsuk’la Sakarya arasına yerleşmiş, Sakarya’nın denize döküldüğü mahalle tırmanmış, hemen hemen Karadeniz’e erişmiştir. Güneyinde Germiyanoğulları, batısında Karasıoğulları, doğusunda Candaroğulları, güneydoğusunda Ahi Cumhuriyeti, bütün kuzeyinde de baştan başa Bizans İmparatorluğu ile çevrilmişti. Bunlardan Karası Devleti’ni almak, Çanakkale’ye erişmek, İznik ile İzmit’i düşürmek, Boğaz’a çıkmak; Marmara’nın, Karadeniz’in ve Ege ile Akdeniz’in iki başını tutmak için şarttı. Osman Bey’in derinden açtığı yolu babasının dehâsını tevarüs eden Orhan Bey takip eylemiş ve bu işleri başarmıştır. Bu iş başarılınca da devlet kuşu, imparatorluk tacı, Osmanoğullarının başına konmuştur. Osmanlı Beyliği, Osman Gazi’nin vefatında, bir atom çekirdeğindeki kudret hâlinde patlamaya hazırdı. Hiçbir muasır devlet bu kudretin farkında olamadı. Bu farkında olamayış sonraki asırlarda yarım düzine imparatorluk ile düzinelerce krallığın hayatına mal olacaktır.

    1281’de Ertuğrul Gazi’nin oğluna bıraktığı miras 4.800 km’den asla fazla değildi. Bu rakam üzerinde insan heyecanla titremekten kendini alamaz, o kadar mütevazı bir sayıdır. Bugünkü İstanbul vilâyeti toprakları (ki en küçük vilâyetlerimizdendir) bile bundan büyüktür. Bu topraklar, Bilecik’in Söğüt ve Bozüyük kazalarını, Kütahya’nın Domaniç kazasını yani en kuzeyindeki çıkıntıyı, Eskişehir’den Yarımca nahiyesini yani Porsuk ile Sakarya arasındaki kısmı, Eskişehir şehrini dışarı bırakıp şehrin varoşlarını yalayarak ihtiva ediyordu.

    1324’te Osman Bey’in bıraktığı miras 16.000 km2 olmuştur. Stratejik fetihlerin hayati ehemmiyeti bir yana, bu rakamdaki dikkate değer nokta baba mirasının 43 yıl uğraşılarak üç-üç buçuk misline çıkarılmış olmasıdır. Orhan Bey’in ilk iki yılında da Osmanlı toprakları 19.000 km2 olmuştur (1326). Osman Bey’in mirası bugünkü Bilecik vilâyetini, Eskişehir merkez kazasını (şehir dâhil), Sakarya’nın Geyve, Akyazı, Hendek, Kütahya’nın Domaniç, Bursa’nın Mudanya, Yenişehir, İnegöl kazalarını içine alıyordu. 1324-1326 arasında bunlara Bursa merkez ve Orhaneli kazaları ilâve edilmiştir. 1321’de Mudanya’nın alınmasıyla hem Marmara’ya çıkılmış hem de Bursa, iskelesinden mahrum edilmek suretiyle düşmeye mahkûm bir hâle getirilmiştir. Bu suretle 1326’da Bursa’nın henüz fethedilmeyen yerleri olarak Kirmastı, Karacabey, İznik, Gemlik ve Orhangazi kazaları kalıyordu. İznik 1329’da, Gemlik ile Orhangazi 1334’te, Kirmastı (Mustafakemalpaşa) ile Karacabey 1342’de fethedildi ve bugünkü Bursa vilâyetinin fethi 1342’de yani Osman Gazi’den 18 sene sonra tamamlandı.

    Osman Bey 1291’de Karacahisar’ı alıp Porsuk’a iyice güney sırtını dayamış, 1299’da Bilecik, Yarhisar ve İnegöl fethedilmiş, 1302’de Koyunhisar ve 1301’de Yenişehir alınarak Marmara’ya 15, İznik Gölü’ne 10 km yaklaşılmıştır. 1308’de Lefke (Osmaneli), Gölpazarı, Yenipazar, Geyve, Taraklı, Akyazı, az sonra Hendek alınmış, Sakarya’nın bütün doğu kıyıları ele geçirilmiştir. 1313’te İnegöl’ün az kuzeybatısındaki Akhisar alınarak İnegöl-Yenişehir yolu açılmış ve Kestel’e yaklaşılmıştır. 1321’de Mudanya fethedilerek Gemlik Körfezi güney kıyıları, Kestel dâhil Bursa’nın bütün varoşları Türklerin elindeydi. Orhan Gazi, 1325 Kasım’ında Atranos’u (Orhaneli), 6 Nisan 1326’da Bursa’yı aldı, 1329 Mayıs’ında İznik Gölü’nü Türk gölü yapan İznik şehrinin fethi mümkün oldu.
  • Faik Eryaşarhas quoted5 years ago
    1315’ten itibaren Bursa şehrinin ablukasına başlandığı anlaşılmaktadır. Bursa, İznik’le beraber, Bizans’ın Anadolu’da elinde kalan şehirlerin en mühimini teşkil ediyordu. Abluka iki yıl kadar uzamıştır. Osmanlıların kale düşürecek muhasara aletleri olmadığı için ablukadan ötesine gidemiyorlardı. Esasen bu devirde harb sistemleri katî şekilde kale muharebesinden çekinmek ve akınla düşmanı yıkmak, sürpriz taarruzlarıyla toprak ele geçirmekti. Bursa, mühimce bir Türk ekalliyetini de barındırıyordu. Yıllar geçince şehrin ablukası sıkıştırıldı ve dışarısı ile alâkası kesildi.

    Osman Bey metbuu İlhanlılar ve onların Anadolu umumi valileri ile hiçbir mesele çıkarmamaya âzami gayret gösteriyordu. Anadolu Umumi Valisi Çoban Bey’in adını bir oğluna vermek suretiyle onun hâtırını almak istemiştir. Osman Bey’in 1324 Şubatı’nda öldüğü kabul edilebilir. Tahminlere göre 1258’de Söğüt’te doğduğu için 66 yaşındaydı. 1320 yıllarında idareye Veliaht-Şehzade Orhan Bey’in hâkim olduğu muhakkaktır. Osman Gazi, Osmanoğullarında irsî olarak mevcut bulunan nikristen mustaripti. Bir rivayete göre de 1324 Şubat’ında beyliği oğluna terk etmiş, 1326’da Bursa’nın fethi sıralarında ölmüştür. Söğüt’te ölüp cenazesinin vasiyeti mucibince Bursa’ya getirildiği ve buradaki türbesine gömüldüğü anlaşılıyor. Bu vasiyet bile mühimdir ve haleflerine istikamet göstermektedir. Filhakika 6 Nisan 1326’da Bursa düşmüş ve Osmanlı Beyliğinin merkezi olmuştur. Böylece İznik ve İzmit Türklerin fütuhatına açılmıştır
  • Faik Eryaşarhas quoted5 years ago
    Osmanlı yurdu Bizans’ın başucundaydı. İstanbul’a bu kadar yakın olan bu toprakları düşmana kaptırmamak için Bizanslılar büyük gayret sarf ediyorlardı. Her zaman için İstanbul’dan yardım almaları da mümkündü. Marmara ve Boğazlar’a Bizans hâkimdi. Bu hâkimiyet kırıldığı andadır ki Osmanoğullarının prestij ve satveti hiçbir Türkmen uç beyininkiyle kıyas kabul etmeyecek parlaklıkta âdeta cihanşümul bir mahiyette olmuştur.

    Osman Bey’in ilk adımları bile Bizans’ı fena hâlde ürkütmüştü. Bu Türkmen uç beyinin imhası Bizans için kabil olamamıştı. Nihayet Bizans ananevi siyaseti ele alarak Türk’ü Türk’e kırdırmak yoluna tevessül etti. İmparator II. Andronicus Paleologos 1306’da kız kardeşi Prenses Maria-Despina’yı İlhan Olcayto’ya zevce olarak gönderdi (Fakat İlhan bu prensesi ancak odalıkları arasına aldı.) ve Osman Bey’i pek kudretli metbuuna ezdirmek istedi. Fakat bu pek kudretli metbu da Anadolu’nun öbür ucuna erişmek, hele gaza ve cihad ile şöhret-şiar olan bir gazi beyi ezip milletin nefretini kazanmak niyetinde değildi.
fb2epub
Drag & drop your files (not more than 5 at once)