Aydınlık", ünlü Fransız yazarı Henri Barbusse'ün, kişisel serüveninden de izler taşıyan romanı.
Fransız milliyetçiliğine ve genel olarak her türlü şovenizme keskin eleştiriler yönelten yazar, sistemin alt kademelerinde, yalıtılmış bir hayat süren küçük burjuva bir fabrika memurunun zihinsel aydınlanma sürecini anlatır.
'Savaş', 'kahramanlık', 'vatanseverlik' gibi kavramlarla cepheye sürülen yığınların kendi öz çıkarlarından nasıl uzaklaştırıldığını, cephede birbirini boğazlamak zorunda bırakılan her ulustan insanların aslında nasıl da birbirine benzediğini ve insanlığın kurtuluşunun da bu benzerlikten doğacak kardeşlik üzerinden gerçekleşebileceğini çarpıcı bir dille anlatıyor.
Emperyalist paylaşım savaşlarının ve birbirine kırdırılan emekçilerin hikâye edildiği kitap, aslında günümüz dünyasının ahvaline de ışık tutuyor.
Duygulu, derin ve sade anlatımıyla Barbusse, yüzyıl öncesinden günümüze sesleniyor: «Barış günlerinde forsalar gibi çalıştırılan ve savaşta ölüme sürüklenenlerde bütün umudumuz. Sadece onların ışığa, aydınlığa ihtiyacı var. Bütün umudumuz dünyamızın yoksul insanlarında!»