Dan Brown

Kayıp Sembol

Notify me when the book’s added
To read this book, upload an EPUB or FB2 file to Bookmate. How do I upload a book?
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    Güneş, Washington’ın üzerinde yükselirken. Langdon yıldızları yavaş yavaş kaybolmaya başladığı gökyüzüne baktı. Bilimi, dini, insanlığı düşündü. Farklı ülkelerin farklı kültürlerinin her zaman bir tek ortak noktası olduğunu düşündü. Hepimizin Yaradan’ı vardı. Farklı isimler, farklı yüzler ve farklı dualar kullanıyorduk ama Tanrı insanoğlunun evrensel değişmeziydi. Tanrı hepimizin paylaştığı semboldü... hayatın anlayamadığımız tüm gizemlerinin sembolüydü. Eski insanlar, Tanrı’ya sınırsız insan potansiyelimizin bir sembolü olarak hamdetmişlerdi, ama bu eski sembol zamanla yok olmuştu. Şu ana kadar.

    Robert Langdon, Kongre Binası’nın tepesinde durmuş, güneşin sıcaklığı tüm vücuduna yayılırken, içinde yükselen güçlü bir duygu hissetti. Bu, tüm hayatı boyunca hiç bu kadar içten hissetmediği bir duyguydu.

    Umut.
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    Açığa çıkarılmayacak gizli hiçbir şey yoktur; bilinmeyecek, aydınlığa çıkmayacak saklı hiçbir şey yoktur.
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    Bu ciltlerin hayatta kalmasının, diğerlerinin de yok olmasının bir nedeni var. Dean Galloway, bir din adamı olarak, eski spiritüel metinlerin -yeryüzünde üzerinde en çok çalışılmış kitapların- aslında, en az anlaşılanlar olmasını her zaman şaşkınlık verici bulmuştu
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    ZAMAN BİR NEHİRDİR... VE KİTAPLAR DA SANDALLARDIR. BİRÇOK CİLT, YOLCULUĞUNA BU NEHİRDEN BAŞLAR, PARÇALANIR VE KUMLARA GÖMÜLEREK UNUTULUR. SADECE ÇOK AMA ÇOK AZI ZAMANIN SINAVLARINI GEÇER VE GELECEK DEVİRLERİ KUTSAMAK ÜZERE HAYATTA KALIR.
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    Hıristiyanlar için kelime İncil, Müslümanlar için Kuran, Museviler için Tevrat, Hindular için Veda idi.

    Kelime, yolu aydınlatacak.

    Amerika’nın mason ataları için kelime, İncil olmuştu. Ama tarih boyunca sadece birkaç kişi onun gerçek mesajını anlayabilmişti.

    Bu gece, Galloway büyük katedralin içinde tek başına diz çökerken, ellerini kelimenin -kendi Mason İncili’nin eski bir kopyasıydı- üzerine koydu. Bu değerli kitap, bütün Mason İncilleri gibi, Eski Ahit’i, Yeni Ahit’i ve felsefik mason yazılarının sahipsiz hâzinesini içeriyordu.
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    Langdon, Kongre Binası'nı daha önce hiç bu açıdan -Amerika’nın muhteşem Mısır dikilitaşının üzerinde, yerden yüz yetmiş metre yüksekte dururken- görmemişti. Bu akşam, hayatında ilk kez, küçük gözlem odasına... Washington Anıtı’nın tepesine çıkmıştı.
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    Taş ustası gönyesi: Dürüstlük ve doğruluk sembolü.

    Au harfleri: Altın elementinin bilimsel kısaltması

    Sigma: Yunan alfabesindeki S harfi, tüm parçaların toplamının matematiksel sembolü

    Piramit: İnsanın gökyüzüne ulaşmasını anlatan Mısır sembolü.

    Delta: Yunan alfabesindeki D harfi, değişimin matematiksel sembolü

    Cıva: En eski simya sembolü

    Ouroboros: Bütünlük ve bir olma sembolü
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    Zihin, fiziksel bedenin üstünde altın bir kapak taşı gibi durur. Felsefe Taşı budur. Enerji, belkemiği merdiveninde aşağı yukarı dolaşıp, ilahi zihni fiziksel vücuda bağlar.

    Peter, belkemiğinin tam otuz üç omurgadan oluşmasının bir rastlantı olmadığını biliyordu. Masonluğun otuz üç derecesi vardır. Belkemiğinin en altı veya sacrum, “kutsal kemik” anlamına gelirdi. Vücut gerçekten de bir tapınaktır. Masonların hürmet ettiği insan bilimi, bu tapınağın en güçlü ve soylu amaç için nasıl kullanılacağı anlayışıydı.
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    Dövmeli adam, “Nerede?” diye sordu. “Merdiveni nasıl bulacağımı bana söyle, ben de Katherine’i kurtarayım.”

    Peter, keşke bunu yapabilseydim, diye düşündü. Ama merdiven gerçek değil. Merdiven efsanesi tamamıyla sembolikti... Masonluktaki alegorilerin bir parçasıydı. Bilinen ismiyle, Sarmal Merdiven, ikinci derece işaret tahtasında{91} yer alırdı. İnsanın İlahi Gerçek’e yükselişini temsil ederdi. Sarmal Merdiven, Yakup’un merdiveni gibi, cennete giden yolun sembolüydü... insanın Tanrı’ya yaptığı yolculuktu... dünyevi ve ruhani dünyalar arasındaki bağlantıydı. Basamakları, zihnin çeşitli erdemlerini temsil ederdi.
  • Leyla Ibrahimovahas quoted3 years ago
    sırtüstü yatıyordu. Bir şey sert ve acı verici biçimde, üst üste göğsüne bastırıyordu. Sıcak havayı içinden atıyordu.

    Geri dönmek istiyorum.

    Sıvıyı öksürürken, şiddetle sarsılıyordu. Göğsünde ve boynunda acı hissetti. Tıpkı işkence gibiydi. Boğazı yanıyordu. İnsanlar konuşuyor, fısıldamaya çalışıyorlardı ama sesler sağır ediciydi. Görüşü bulanıklaşmıştı, tek görebildiği bozuk şekillerdi. Cildi, bir ölününkü gibiydi ve uyuşmuştu.

    Göğsü artık daha ağır geliyordu... basınç. Nefes ulamıyorum!

    Daha fazla sıvıyı öksürdü. Öğürme hissine kapılınca soluk aldı. Soğuk hava ciğerlerine-dolduğunda, yeryüzündeki ilk nefesini alan bir bebek gibi hissetti. Bu dünya ıstırap vericiydi. Langdon’ın tek isteği ana rahmine geri dönmekti.

    Robert Langdon ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Şimdi sert bir zeminde, havlulara ve battaniyelere sarılmış, yan yattığını hissedebiliyordu. Tanıdık bir yüz ona bakıyordu... ama etrafındaki ışınlar gitmişti. Uzaktan gelen bir şarkı hâlâ zihninde yankılanıyordu.

    Verbum significatium... Verbum omnificum...

    Birisi, “Profesör Langdon,” diye fısıldadı. “Nerede olduğunuzu biliyor musunuz?”

    Hâlâ öksüren Langdon, hafifçe başını salladı.

    Ama her şeyden önemlisi, bu gece olanları fark etmeye başlamıştı.
fb2epub
Drag & drop your files (not more than 5 at once)